
John Buscema, ya da İtalyan kökenini yansıtan tam adıyla Giovanni Natale Francesco Buscema, 11 Aralık 1927'de Brooklyn, New York'ta doğdu.
Manhattan'daki Güzel Sanatlar Lisesi'ne devam eden John'u en çok etkileyen çizgi roman sanatçıları, Hal Foster (Prince Valiant), Alex Raymond (Flash Gordon) ve Burne Hogarth (Tarzan) oldu. Bu dönemde 18 ay boyunca, gündüzleri okula devam ederken, geceleri Pratt Enstitüsü'nde canlı modellerle desen çalıştı. Sıkça müzeleri ziyaret ederek, Michaelangelo, Da Vinci, Rubens ve Raphaello gibi ressamların çalışmalarını inceledi.
Büyük John'un eğitimi, sadece "mektepli" değil, aynı zamanda "alaylı" nitelik de taşıyor: 1948 yılında, 21 yaşındayken, Timely Comics'te profesyonel olarak çalışmaya başladı. Bu firma, ismini sonradan Marvel Comics olarak değiştirecekti. Buscema'yı işe alan kişi ise Stan Lee idi...
Birbuçuk yıl boyunca Timely'de kadrolu olarak görev yapmasını takiben, Buscema, çeşitli firmalar için freelance çalışmaya başladı. Bu zaman dilimi içinde, çağdaşı olan Al Dorne, Norman Rockwell ve Robert Fawcett gibi ünlü ilüstratörlerden de etkilendi. Dell Comics için, western sinemasının ünlü yıldızı Roy Rogers'ın serüvenlerini çizdi birkaç yıl boyunca. Bu arada, kardeşi Salvatore de çizgi roman dünyasına adım atmıştı...
Çizgi roman sektörünün daralmasıyla birlikte, Stan Lee'li Timely Comics küçülmüştü. Bu dönemde Buscema tekrar Stan Lee'yle birlikte çalışmak istedi fakat Timely ayda sadece 8 dergi çıkartabiliyordu ve Buscema'ya göre bir pozisyon yoktu. Bunun üzerine, Büyük John 1958'de çizgi roman alanında çalışmayı bıraktı ve reklamcılık sektörüne kaydı. Chaite & Triad Stüdyoları'nda geçen sekiz zorlu yıl boyunca reklam dünyasının bir parçası olarak kalan Buscema, 1966'da Stan Lee'nin (kendi tabiriyle "çok cazip") teklifi üzerine Marvel'a döndü.
O tarihten bu yana Marvel için çalışan Buscema, firmanın tüm belli başlı yayınlarında (kimi kez bir kurtarıcı gibi) çalıştı. 18 sayılık efsanevi Silver Surfer dizisinin 17 sayısını çizdi. 1970'lerde kendi yönetiminde bir sanat okulu kurdu, ardından, How to Draw Comics The Marvel Way (Marvel Tarzı Çizgi Roman Yapmak) adlı öğretici kitabı Stan Lee ile birlikte hazırladı.
Buscema'dan, daha ziyade breakdown artist (taslak sanatçısı) olarak yararlanıyordu Marvel: O, genel olay akışını, kompozisyonları ve açıları net biçimde ortaya koyan eskizeri tamamlıyor, konturların yerini ve koyu-açık dengelerini belirleyerek çizgi romanın iskeletini oluşturuyordu. Detaylı kurşun kalem çizimleri ve/veya çinileme yapma aşaması ise başka sanatçılara düşüyordu. Editörlerin John Buscema'dan olabildiğince çok verim almasının yolu bu idi: Ne kadar az detaya girerse, o kadar çok sayfa üretiyordu.
1990'larda ilk regüler Wolverine serisi onunla start aldı. Neredeyse 50 yıl boyunca çok yoğun bir takvimle hayal gücünü ve kurgu anlayışını çizgi roman sayfalarına aksettiren sanatçı, 1996'da sessizce emekliye ayrıldı. Buna "sözde emeklilik" demek daha uygun olur aslında: Çünkü tekliflerin ardı arkası kesilmemiş, kendine ayırabildiği kısa zamanda da, Lucca ve San Diego gibi uluslararası çizgi roman fuarlarındaki davetlere icabet etmek durumunda kalmıştı. San Diego'da takdim edilen The John Buscema Sketchbook (John Buscema'nın Eskiz Defteri) adlı prestijli yayında, kişisel koleksiyonundan, bir kısmı daha önce hiç yayınlanmamış eserler bulunuyor.
2001 sonbaharında mide kanseri teşhisi kondu Buscema'ya. Ciddi bir ameliyat geçirmesine rağmen, yaptığı istisnai çalışma üzerinde yoğunlaştı: DC'nin Just Imagine serisinde yer alacak Just Imagine Stan Lee with John Buscema Creating Superman (Stan Lee ve John Buscema'nın Birlikte Superman'i yarattığını Hayal Edin) adlı bölümün 22 sayfalık kurşun kalem çizimlerini Buscema daha geçtiğimiz ay (Aralık 2001) bitirdi.
Büyük John işine öylesine değer veriyordu ki, son çizgi romanını tamamlamadan önce hayatını tamamlamaya gönlü el vermemişti sanki...
Buscema'nın torunu Stephanie Czerwinski, dedesinin yolunda gidiyor ve çinileme branşında çizgi roman sektörü için çalışıyor. Oğlu John Buscema Jr. ise, bir otomobil yarışçısı.
Peki sanatı ve içinde bulunduğu sektör hakkında neler düşünmüş, neler söylemişti Buscema?
Western konseptine, özellikle de çekik gözlü Roy Rogers'a pek ısınamamış anlaşılan:
"Birkaç yıl boyunca Roy Rogers yaptım ve bundan nefret ettim. Rogers'ın yüzünü çizmekten hiç hoşlanmıyordum."
Her yetkin sanatçı gibi, Buscema da dobra açıklamalar yapmaktan kaçınmıyordu. Taslak çizimlerini yaptığı sayfaları çinileyen meslektaşları hakkında söyledikleri hayli sert:
"Çinileyiciler benim çizimlerimi mahvedip durdu. Özellikle de Filipinliler. 1930'lardan kalma karakterlere dönüştürdüler figürlerimi..."
Alfredo Alcala ve diğer Filipinli sanatçıların çinileme tarzı, Büyük John'u rahatsız eden tek şey değildi. Zaman içinde çizgi romanların sanatsal anlamda kan kaybettiğini düşünüyordu. 1990'larda birbiri ardı sıra parlayan çizerlerle ilgili görüşleri şöyle:
"Bundan 30 yıl önce bu çocuklar asla iş bulamazlardı. Şimdilerde çizgi roman diye basılan çöplüğe akıl erdiremiyorum."
John Buscema, Marvel'la özdeşleşmiş bir isim. Peki ya DC? Kariyeri boyunca DC için çalışmayı hiç düşünmemiş miydi?
Yukarıda değindiğimiz üzere, 1950 yılında Marvel'da kadrolu olmaktan çıkıp serbest anlaşmalar yapmak durumunda kalmıştı. Yayıncılar da küçüktü, aldığı çeklerin üzerindeki rakamlar da. Bunun üzerine, 23 yaşınayken bir gün eline portfolyosunu alıp DC Comics'e gitti. O günü şöyle hatırlıyor:"Oraya gittiğimde hiçbir yetkili kimse ofisinden çıkıp da benimle konuşmadı. Portfolyomu görmek istedikleri söylendi, ben de onu verdim ve içeri götürdüler. Portfolyom incelendi ve geri verildi. Sana uygun bir işimiz yok cevabını aldım. Ben de geri döndüm. Yıllar sonra, sanırım 60'ların sonuydu, Carmine Infantino'dan bir telefon aldım. Bana DC'ye gitmeyi düşünüp düşünmeyeceğimi sordu. Gitmezdim tabii. Neden diye sordu. Vaktiyle gelmiştim dedim, bir işe ihtiyacım olduğunda ne cehennemdeydin?"
İlginçtir, bu küskünlüğü nihayetinde tatlıya bağlarcasına çizdiği son öyküler, DC Comics için oldu: Batman: Black & White'daki çalışması ve Just Imagine serisinden çıkacak Superman...
Peki ya Conan? Silver Surfer'da çıkardığı harika işin ardından serüvenlerini çizmeye başladığı barbar hakkında şunları söylüyor Buscema:
"Conan benim bebeğimdi. Süper kahramanlar çizmekten asla zevk almadım; Conan'ınsa doğaüstü güçleri yoktu. Kendi arka planlarımı yaratabiliyor olmak çok güzeldi. Binalar, arabalar, mekanik şeyler çizmekten nefret ederim ben. Söz konusu Conan olunca, böyle zorunluluklar yok ve daha serbestsin. Kimse sana falanca tüfeği ya da filanca tabancayı çizmeni dayatmıyor senaryoda. Kılıç çiziyorsun, canın nasıl bir kılıç çizmek isterse öyle bir kılıç. Kimse de çıkıp yanlış olmuş diyemiyor, çünkü zaten öyle birşey hiç varolmamış."
Evet, görülüyor ki Buscema, çizgi roman çizmeyi sevmekle birlikte, kendi yaratıcı süreci içinde bir seçicilik yakalamış. Sanat yaşamı boyunca ona en ağır gelen dönem ise, reklamcılık yaparak geçirdiği sekiz yıl olmuş:"Öyle ki, Roy Rogers'ın suratını çizmeyi bile özler olmuştum..."